BATI CEPHESI T.B.M.M. ORDULARI'NIN TESKILATLANDIRILISI(*)
Birinci
Dünya Savasi sonunda Osmanli Imparatorlugu Mondros Ateskesi'ni
imzalayarak savastan yenik çikmisti. Ateskesin hükümlerine göre Türk
ordusunun silah ve cephanesi elinden aliniyor, tüm askeri kuvveti,
jandarma da dahil olmak üzere 50.000 ile sinirlaniyordu. Bu durum
karsisinda Osmanli Genelkurmayi ordusunun kadrolarini yeniden
düzenlernek zorunda idi. Itilaf Devletleri'nin yetkilileriyle anlasan
Genelkurmay orduyu 9 Kolordu ve 20 Tümen halinde örgütlemeyi kabul
ettirdi. Ateskes'de birlik sayisi degil, insan sayisi
sinirlandirilmasti. Osmanli Genelkurmayi bu bosluktan yararlanarak,
insan sayisi az, fakat ileride mevcutlarinin arttirilmasi ile
büyüyebilecek bir iskelet kurmayi tercih etti. Böylece çok sayida subay
birliklerinin basinda bulunabilecek, er sayisi çok az olmakla beraber,
ordunun iskeleti bulundugu için,gerekirse er sayisi arttirilabilicekti.
16 Mart 1920'de Istanbul'un resmen isgali üzerine Ankara'da B.M.M.'nin
açilmasi ve Türk Devleti'nin Genelkurmayi'nin kurulmasiyla bu
çalismalarin önemi kalmamakla beraber, Osmanli Genelkurmayi'nin az
mevcutlu da olsa, çok sayida kolordu ve özellikle tümen, alay ve tabur
kadrolarini korumasi, yani hazir bir iskelet birakmasi Türk Ulusal
Ordusu'nun kurulusunda büyük yararlari oldu.
Izmir'in isgali ve
Yunan ilerleyisine karsi ilk direnis bu zayif askeri birliklerin
bazilarindan ve milis kuvvetlerinden geldi. Yunanlilarin karsisindaki
17. Kolordu'nun 56. Tümeni hiç karsi koymadi. Bir kismi Yunanlilarca
esir ve bir kisimi da terhis edildi. Bu dagilma karsisinda Yunan
ordusuna karsi kurulan Kuva-yi Milliye ise zayif askeri birlikler ve
milislerden olusuyordu. Kuva-yi Milliye ruhu bir süre sonra yayilmaya
basladi. Müdafaa-i Hukuk örgütleri, Kuva-yi Milliye'ye asker ve para
saglamak islerini yüklendiler. Böylece Ayvalik, Salihli, Denizli'ye
kadar uzanan bir çizgi üzerinde Yunanlilara karsi Kuva-yi Milliye
cephesi kuruldu. M. Kemal Pasa daha Havza'da iken Kuva-yi Milliye ile
dogrudan ilgilenerek, birliklere gönderdigi emirlerde, her isgal
eylemine karsi, halkin silahlandirilarak karsi konulmasini bildirmisti.
Kuva-yi Milliye'nin büyük kismini efelerin ve Ethem'in emrindeki
kuvvetler olusturuyorlardi. Bunlarin agir silahlari olmadigi gibi
merkezi bir komuta düzeni ve disiplini de yoktu. M. Kemal Pasa Sivas
Kongresi sirasinda, bu kuvvetlerin örgütlenmesi geregini göz önüne
alarak 9 Eylül 1919'da Ali Fuat Pasa'ya "Bati Anadolu Genel Kuva-yi
Milliye Komutanligi" görevini verdi. Ancak Ali Fuat Pasa yeterince
etkili olamadi. 23 Ekim'de Albay Refet Bey yöreye gönderildi ve bir
rapor hazirlayarak, daha uzun süre Bati Anadolu Cephesi'nin tek komuta
altina alinamayacagini bildirdi. Bu sebeple askeri, kuvvetler Albay
Refet Bey'in komutasina verildi. Milis kuvvetler ise durumlarini
korudular.
22 Hazirari 1920'de baslayan Yunan genel saldirisi
üzerine Balikesir, Bursa düstü. B.M.M.'inde büyük tepkiler olustu ve
komutanlar sorumlu tutulup ceaalandirilmalari istendi. M. Kemal Pasa
komutanlarin kabahati olmadigini, emirlerinde yeterince asker, silah ve
malzeme bulunmadigini, oysa Yunan Ordusu'nun Avrupa Devletleri'nce
silahlandirilmis ve donatilmis oldugunu, milis kuvvetleriyle Yunan
Ordusu'nun durdurulamayacagini belirterek, T.B.M.M.'ni^n gerçek anlamda
bir orduya sahip olmasi gerektigini söyledi. Bunun saglanabilmesi için
Kuva-yi Milliye'nin düzenli ordu haline dönüsmesi ve kismi seferberlik
yapilmasi gerekiyordu. Meclis'in karari üzerine düzenli ordu kurulmasina
baslandi.
Bati Cephesinde düzenli ordunun kurulusunu engelleyen
iki engel vardi. Birincisi firar olaylari, ikincisi Kuva-yi Milliye
örgütleri ve özellikle Ethem'in kuvvetleriydi. Birinci Dünya Savasi
sonunda asker kaçagi sayisi 300.000'e ulasmisti. Savasin dogurdugu
bunalim, yikim ve sefalet, yeni bir savas baslamasinda büyük engelleyici
durum yaratiyordu. Buna, Padisah'in askerligi kaldirdigi propogandalari
da eklenince, Anadolu'da T.B.M.M.'nin kararlarinin yürütülebilmesi çok
güçlesti. Asker kaçaklari yüzünden düzenli ordu kurulmasinda büyük
güçlüklerle karsilasildigi için "Firariler Hakkinda Kanun"un kabulüyle
Istiklal Mahkemeleri kurulmuslardi. Ikinci engel ise Kuva-yi
Mlilliye'nin düzenli ordu sekline dönüstürülmesi sirasinda Ethem'in
direnmesinden çikti.
Gediz Saldirisi
Kuva-yi Milliye'nin
tasfiyesiyle ilgili bir Olay da Gediz Harekati idi. Bazi komutanlar,
Yunanlilarin Gediz'de bulunan kuvvetlerinin çok ilerlemis ve ana
kuvvetlerinden uzaklasmis oldugu için kolay yenilebileceklerini
düsünuyorlardi. Oysa M. Kemal Pasa, Yunanlilara karsi küçük, yerel
saldirilar yapilmasini istemiyordu. Bu çesit saldirilar bir basari
saglayamayacagi gibi, basarisizlik durumunda, ordunun ve ulusun
maneviyati bozulur görüsündeydi. O'nun stratejisi daha Erzurum'da iken
belirlenmisti. Dogu'da önce Ermeni cephesi tasfiye edilecek, Güney'de
Fransizlarla gerilla savasi yapilip, bu cephede tasfiye edilecek ve
sonunda yalniz Yunan Ordusu kalacakti. Bu tarihe kadar da Yunan Ordusu
gerilla savasiyla oyalanacak ve Düzenli Ordu kurulduktan sonra da, Yunan
ordusu, kesin bir saldiri ile "Anadolu'nun Harem-i Ismetinde" yok
edilecekti. Bati Cephesi Komutanligi ve Kuvve-yi Seyyare Komutanligi
birlikte bir saldiriyla Yunan tümenini yeneceklerini düsünerek
Genelkurmay'a basvurup, saldiri izni istediler. Burada bulunan
kuvvetlerin toplami 3.000 tüfek, 105 makinali tüfek, 5.000 kiliç
(süvari), 52 top ve 7 uçak kadardi. Bati Cephesi Komutanligi (Ali Fuat
Pasa), Ethem kuvvetleriyle birlikte iki tümeni bu saldiriya ayirdi.
Genelkurmay'a bas vurarak izin istedi. Genelkurmay cephane yetersizligi
sebebiyle bunu red etti Genelkurmay Baskani Ismet Bey, cepheye gidip
durumu inceledi.
Bu arada Kuvve-yi Seyyare, Düzenli Ordu
aleyhinde propoganda yapiyordu. "Ordudan fayda yoktur, dagilsin, hepimiz
Kuva-yi Milliye olalim." sözleri halk arasinda ve Meclis'te çok etkili
duruma geldi. "Bati Cephesi kitalari arasinda Kuva-yi Milliye halinde,
bir bölge ve bir cephesi bulunan Ethem Bey Müfrezesi'nin erleri, adeta
askeri erlere degisilir, ayricaklikli görünmeye gipta edilir durumda
sayilmaya baslansdi. Ethem Bey ve kardesleri de, herkes üzerinde bir
çesit nüfuz ve egemenlik sagliyorlardi."
Ethem ile anlasan Ali
Fuat Pasa da milis örgütleriyle birlikte Yunanlilara saldirmalarini
istiyordu. Cepheye gelen Ismet Bey ile görüstüler. Ismet Bey, yeterince
egitim ve cephanesi bulunmayan ordunun yerel ve geçici bir basari için
kullanilamamasini istedi ve Yunan Ordusu'nun malzeme ve insan sayisi
bakimindan çok üstün oldugunu belirterek saldiri yapilmamasi için
diretti. Ali Fuat Pasa saldiriyi ertelediyse de, birkaç gün sonra
saldiriya karar verildigini Genelkurmay'a bildirdi. Sonunda Bati Cephesi
Komutani, Kuvva-yi Seyyare ile birlikte 14 Ekim 1920'de Gediz'de
bulunan Yunan kuvvetlerine saldirdi. Dalgali, disiplinsiz ve emir-komuta
düzeni bozuk harekatta Türk Ordusu yenildi. Yunan Ordusu karsisinda
yenilen Türk kuvvetleri geri çekildi. Gediz Saldirisi genel bir
yenilgiyle sonuçlandi.
Bati Cephesi'nin Yeniden Düzenlenmesi
Ethem,
kardesleri ve yandaslari Gediz Saldirisi'nin basarisizligini, ordu
birliklerine yüklemek için, ordunun iyi savasmadigini ileri sürerek,
ordu aleyhinde propogandaya basladilar. Oysa ordu Komutanlari ve
subaylari ise, Kuvva-yi Seyyare'nin ciddi biçimde savasmadiklarini
söylüyorlardi. Ordu ile Kuva-yi Seyyare (Gezici Kuvvetler) arasindaki
gerginlik gittikçe artti. Ethem'in yandaslari bu kadarla da kalmadilar.
Eskisehir'de subaylar aleyhinde gösteriler yaptilar. Ali Fuat Pasa
duruma el koyduysa da basarili olamadi.
Ali Fuat Pasa'nin cephe
üzerindeki komutanlik etki ve nüfuzunun sarsilmis oldugunu gören M.
Kemal Pasa, Ali Fuat Pasa'yi acele Ankara'ya çagirarak, o sirada çok
önemli olan Türk-Sovyet iliskilerini gelistirmek için Moskova
Elçiligi'ne atamasina karar verdi. Ali Fuat Pasa 8 Kasim'da Ankara'ya
geldi. Kendisini istasyonda karsilayan M. Kemal Pasa, Ali Fuat Pasa'yi
Kuva-yi Milliye kiyafetinde görünce, Bati Cephesi'nin en kisa zamanda
düzenlenmesi çalismalarini hizlandirdi. Ali Fuat Pasa Moskova
Elçiligi'ne atandi.
Cephenin ikiye ayrilmasina karar veren M.
Kemal Pasa Bati Cephesi diye isimlendirilen önemli olan Kuzey kismini
Albay Ismet Bey'in ve Güneyini de Albay Refet Bey'in emirlerine verdi.
Genelkurmay Baskanligi'na da Miili Savunma Bakani Fevzi Pasa vekalet
edecekti. 9 Kasim 1920'de Bakanlar Kurulu bu dagilim kararini açikladi.
Böylece Bati Cephesi'nin yeniden düzenlenmesine baslandi. Bati Cephesi
kuvvetlerinin yeniden düzenlenmesine en büyük engel Ethem kuvvetleri
idi.
Kuva-yi Milliye'nin Tasfiyesi
Kuva-yi Milliye'nin ne
oldugundan söz etmistik. Yunan Ordusu'nun ilerleyisi karsisinda kurulan
silahli direnis içinde, asker, efe, sivil halk, maceraci v.s. her çesit
insan vardi. Baslangiçta, gerilla savasi için gererkli olan bu kuvvetler
düsmani oyalayabiliyordu. Fakat bunlarla kesin sonuç alinamiyordu.
Fakat Ethem ve kardesleri bunu kabul etmediler. Bu kuvvete dahil olanlar
"Düsman ilerler, sen bir tepeden çikip bir tepeye gidersin, ugrasirsin.
Bu is böyle devam eder gider, sonunda düsman usanir ve baris yapma
imkani hasil olur." görüsundeydiler. 16 Mayis 1920'de çikan bir kararla
Kuva-yi Milliye 'nin, bütün yiyecek ve cephane ihtiyaçlari Milli Savunma
Bakanligi'nca karsilanmak üzere, düzenli orduya baglanmasi karari
alindi. 22 Haziran tarihli Yunan saldirisindan sonra da Kuva-yi
Milliye'nin büyük bir kismi (Çolak Ibrahim Müfrezesi, 3. Süvari
Tümeni'ne; Sari Efe Müfrezesi 33. Süvari Alayi'na Gökbayrak Müfrezesi
61. Piyade Alayi'na) düzenli birlikler haline getirildi, Ordunun subay
ihtiyaci için de 1 Temmuz 1920'de subay yetistirme merkezleri kuruldu.
Demirci Mehmet Efe'nin Ayaklanmasi (1-30 Aralik 1920)
Kuva-yi
Milliye'nin önemli bir kismi düzenli ordu haline getirilirken, iki
engel kaldi. Birincisi Ethem kuvvetleri, ikincisi ise Demirci Mehmet Efe
kuvvetleriydi. Gediz saldirisindaki basarisizlik üzerine M. Kemal Pasa,
düzenli ordunun kurulmasi çalismalarini hizlandirip, 9 Kasim'da Cephe
ikiye ayrilip, Güney kismina Albay Refet Bey ataninca, Demirci Mehmet
Efe'nin de Refet Bey'in emrine girmesi gerekiyordu. Refet Bey, 22-23
Kasim'da Isparta'da bulunan Mehmet Efe'yi merkezi Konya'da bulunan Atli
Takip Kuvvetleri Komutanligi'na atayarak ordu birlikleri arasinda
hizmete girmesini istedi. Bundan sonra dogruca Güney Cephesi Komutanligi
emrine girecek olan Efe, baska makamlarla yazisamiyacakti. Emrindeki
kuvvetlerden yaslari uygun olanlar ve geçmiste suç islememis olanlardan
300 kisilik bir süvari alayi kurularak, geri kalanlar silahlariyla
birlikte ikmal eri olarak 57. Tümen emrine verilecek, çag disi olanlarla
suç islemis olanlar terhis edileceklerdi. Efe baslangiçta bu emri kabul
ettiyse de, sonradan Ethem'in kiskirtmalarina kapildi. Ethem Yörük Ali
ve Demirci Mehmet Efe'ye mektup göndererek, adamlarina 40'ar lira maas
vaadiyle, onlari Afyon ve Konya üzerine yurümesi için tahrik etti.
Isparta yöresinde keyfi bir yönetim kurmus bulunan Mehmet Efe, bundan
sonra kuvvetlerini bir araya topladi ve Güney Cephesi Komutanligi'nin
isteklerine uymadi. Refet Bey ayni tarihlerde Ethem'in de ayaklanma
durumunda olmasi karsisinda, Mehmet Efe'ye karsi ayri bir harekat
yapmayi planladi. Demirci Mehmet Efe'nin, Ethem'in M. Kemal Pasa'yi
devirmek istedigini Refet Bey'e bildirmesi üzerine, ikisinin
haberlestigine kesin kanaat getiren Refet Bey, M. Kemal Pasa'nin da
Demirci Mehmet Efe'nin ortadan kaldirilmasi için kendi görüsünü uygun
bulmasi üzerine, Mehmet Efe üzerine kuvvet gönderdi. Efe direnmeden
çekildi. 18 Aralik'a kadar 700 çeteci yakalandi. Refet Bey 25 Aralik'da
bastirma harekatini bitirdi. Ethem'le birlesmesinden endise edilen Efe,
af edilerek siginmasi istendi. Efe de 30 Aralik 1920'de emrindekilerle
birlikte teslim oldu.
Ethem'in Ayaklanmasi
1880'de
Bandirma'da dogan Ethem, Çerkez Beylerinden Ali Bey'in oglu idi.
Agabeyleri Tevfik ve Resit subaydilar. Babasi kendisinin asker olmasini
istemedigi için kaçip orduya katildi ve çavus , daha sonra astegmen
oldu. Mondros Ateskesi'nden sonra Izmir Valisi Rahmi Bey'in oglunu
kaçirip 50.000 lira kurtarma parasi âlinca meshur oldu. Rauf Bey'in
tesvikiyle Yunanlilara karsi silahli direnise geçti. Salihli yöresinin
hakimi durumuna geldi.
Kuva-yi Milliye'ye dahil olan Ethem
kuvvetleri giderek çogaldi. Bu kuvvetler, mahpus, soyguncu, asker
kaçaklari, birliklere zorla yazilan, suça istirak ettirilen, yagma
hevesiyle katilanlardan olusuyordu. Ayrica Ethem, erlerine ve
komutanlarina maas veriyordu. Bir yerde ayaklanma bastirmaya giden Ethem
buradan zorla para ve insan toplayarak kuvvetlerini çogaltiyordu. Iç
ayaklanmalar karsisinda B.M.M. çaresiz kalinca, Ethem, Anzavur, Düzce,
Bolu, Yozgat ayaklanmalarinin bastirllmasinda büyük yararliliklarda
bulundu ve söhreti yayildi. Yozgat ayaklanmasini bastirmaya giderken,
Ankara'da M. Kemal ve Fevzi Pasalara karsi sert ve saygisiz bir tavir
takindi. Hatta Yozgat ayaklanmasini bastirdiktan sonra, M. Kemal'e
valinin teslimine engel oldugu için kizip, "Ankara'ya geldigimde M.
Kemal'i Meclis kapisina asacagim." diyecek kadar,kendini büyük görmeye
basladi. Yozgat'tan dönüste, Ankara istasyonundaki oturdugu yerde M.
Kemal'in odasina adeta baskin biçiminde girerek, çok tehlikeli duruma
yol açti. Askeri birliklerin bina disinda önlem almalari üzerine olay
çikmadi.
Ethem yandaslarinin Meclis içinde ve disinda Düzenli
Ordu aleyhindeki propogandalari çogaldi. Gediz yenilgisinden sonra M.
Kemal Pasa'nin düzenli ordu kurulmasini hizlandirmak için Ismet Bey'i
Cephe Komutanligi'na atamasi Ethem ve kardesleri tarafindan begenilmedi.
Ali Fuat Pasa'nin Moskova'ya elçi olarak atanmasi üzerine, M. Kemal'in
diktatör olacagi dedikodulari yayildi.Ethem ve kardesleri Kuva-yi
Seyyare'nin Düzenli Ordu birliklerine katilmasini kabul etmiyorlardi.
Tevfik Bey, Ismet Bey'e yolladigi yazida "Kuva-yi Seyyare ne bir tümen,
ne de muntazam bir kuvvet haline getirilemez. Kuva-yi Seyyare'nin gelisi
güzel idare edilmesi lazimdir." sözleriyle açikça belirtti. Diger
yandan M. Kemal'e çektigi telgrafla da, Ismet Bey'in Cephe Komutanligini
idare edemeyecegini ileri sürerek, bundan böyle kendisini komutan
tanimayacagini bildirdi. Ethem ve kardesleri, Düzenli Ordu'nun degil
emrine girmeyi kabul etmek, düzenli ordunun varligina bile karsiydilar.
Subay düsmanligi propogandalari açikça ortaya Çikmisti. Kaldi ki Ethem
kuvvetleri Yesil Ordu'ya katilmayi da kabul etmislerdi. Tevfik Bey
cephede gerekli kuvvet toplarken, Ethem ve Resit Beyler de Ankara'da
siyasi ortam hazirliyorlardi. M. Kemal Pasa, Ethem ve kardeslerini ikna
etmek için bütün iyi niyetiyle çalisti. Bakanlar Kurulu, Meclis'ten
bazilarinin ve Resit Bey'in de katildigi bir toplanti yapti. Bu
toplantida M. Kemal, anlsmazligi çözmek ve düsman ordularinin ülkeyi
isgal ettigi bir sirada bir iç çatismaya meydan vermemek ve uzlasma
saglamak için su konusmayi yapti:
"Hakikat sudur ki, önümüzde
yenilip mutlaka denize dökülmesi gereken bir Yunan Ordusu vardir. Bu
büyük neticeyi alabilmek için ise, büyük, ciddi ve kati tedbirlere
gereksinim vardir, benim askerligime itimat buyurursaniz ki
arkadaslarimin bu güveni saklamayacaklarini zannederim, bu büyük is
ancak muntazam, bir ucundan öbür ucuna ve en büyük kütlesinden son erine
kadar disiplinli mükemmel bir ordu ile basarilabilir. Bati ordusunda
bir süreden beri baslanilan çalisma, iste bizi bu gayeye götürmeyi amaç
edinen gayret ve himmetlerden tesekkül ve terekküp etmis bulunuyor. Amaç
bundan ibaret olduguna göre Kuva-yi Seyyare basinda bulunan
arkadaslarimin da bu gerçegi anlamalari, onu sadece takdir ve teslim
etmeleri gereklidir. Bu takdir ve teslim yapildiktan sonra ortada
hallolunulmayacak sorun kalmaz."
Fakat Resit Bey, M. Kemal'in
hala düzenli ordular kurmak için bos hülyalar pesinde kosan birisi
oldugunu söyledi. Tartismalar Resit Bey'in uyusmaz davranislariyla
sonuçsuz kaldi. Fakat M. Kemal yine de son sözü söylemeden önce uzlasma
yollarini zorladi. Ethem'i ikna ederek Resit Bey ile birlikte
Eskisehir'e Ismet Bey'le görüsmeye gittiler. Fakat Ethem Bey
Eskisehir'de ortadan kayboldu. M. Kemal Pasa Ethem'i sorunca, Resit Bey;
"Ethem Bey bu dakikada kuvvetterinin basindadir." yanitini verdi. Resit
Bey'in bu tehdit dolu sözleri karsisinda M. Kemal'in tutumu degisti ve,
"Bu dakikaya kadar sizinle eski bir ardasiniz slfatiyla ve sizin
lehinizde bir sonuca ulasmak samimi duygusuyla görüsüyordum. Bu
dakikadan itibaren arkadaslik ve özele ait durumum sona ermistir. Simdi
karsinizda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve Hükümeti'nin Reisi
bulunmaktadir. Devlet Reisi sifatiyla, Bati Cephesi Kumandani'na durum
neyi gerektiriyorsa, yetkilerini kullanmayi emrediyorum." diyerek Ismet
Bey'e gereken emri verdi.
M. Kemal bu arada 5 Aralik 1920'de
Bilecik Istasyonu'nda Istanbul Hükümeti'nin temsilcileri Izzet ve Salih
Pasalarla bulustu. Çok resmi bir hava içinde geçen bu toplantida,
Istanbul temsilcilerinin, vatanin durumundan yeterince bilgileri
olmadigini anlayinca, onlari zorla Ankara'ya götürdü. Ethem ise bu
sirada Padisah'a baglilik bildiren bir telgraf çekti.
Bakanlar
Kurulu'nun 22 Aralik 1920 tarihli toplantisinda Ethem'le anlasabilmek
için kendisine arabulucu gönderilmesine karar verildi. Fakat Ethem,
kuvvetlerini düsman cephesine karsi degil, ulusal orduya karsi düzene
koymaya ve saldiri hazirliklarina basladi. Görüsmeye gelen heyete ise
birçok komutanin yerlerinden alinmasini sart kostu. Artik Ethem,
T.B.M.M.'nin emir ve kararlarini dinlemiyordu. Bunun üzerine 27
Aralik'ta gereken önlemler arttirildi. M. Kemal Pasa 29 Aralik'ta
Meclis'in gizli bir oturumunda Ethem'in ayaklandigini ayrintili bir
biçimde anlatti. Ethem'in ihaneti kabul edilmekle beraber yine de kardes
kani dökülmemesi ve düsmana firsat yaratilmamasi için bir kez daha
Ethem'le anlasma olanagi aramaya karar verildi. Fakat Ethem uzlasmaya
yanasmadi. 2 Ocak 192l tarihinde Bakanlar Kurulu, Ethem ve kardeslerine,
komutadan çekilirlerse af edileceklerini bildirdi. Fakat Ethem 3 Ocak
1921'de Yunanlilarla anlasmak için bir adamini yolladi. Arkadan da Resit
Bey Yunan Ordusu'na gitti. 7 Ocak'ta da Yunanlilarla protokol imzaladi.
Artik Ethem ayaklanmisti. Ethem olayini yakindan izleyen Yunanlilar 6
Ocak 1921'de Inönü Cephesi'nden taarruza geçince Ismet Bey ve Refet Bey
Yunan saldirisina karsi koymak için Ethem'e karsi 1 Ocak 1921'de
baslamis olan harekata ara verdiler.
Ethem kuvvetlerinin ihaneti
ve Yunan saldirisi iç içe girmis bir durum aldi. Yunan Ordusu'nun
saldirisi üzerine Ethem de Ulusal Ordu'ya saldirdi. 8 Ocak'ta Meclis'te
savas durumunu açiklayan M. Kemal Pasa, "Ethem, Tevfik ve Resit Beyler."
diye konusunca, bir miletvekili "Hain deyiniz." uyarisinda bulundu.
Ethem kuvvetleri 13 Ocak'a kadar saldirilarini sürdürdüler. 17 Ocak'ta
da Yunanlilara sigindilar. Emrindeki askeri birlikler Ulusal Ordu'ya
sigindigi için, Yunanlilarin yanina 725 kisi gitti. Ankara Istiklal
Mahkemesi, Yunanlilara siginmiS bulunan Ethem ve kardeslerini vatana
ihanet suçuyla yargilayarak 9 Mayis 1921'de giyaplarinda idama mahkum
etti. Ayni kararla gizli Komünist Partisi kurup Hükümet'i devirmek
suçuyla yargilanan da mahkum oldular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder