BIRINCI INÖNÜ SAVASI
Büyük Yunanistan'i gerçeklestirmek
amaciyla, Itilaf Devleteri'nin desteginde Izmir ve çevresini isgal etmis
bulunan Yunan Ordusu, Usak'i aldiktan sonra ilerlemesini durdurmus,
Gediz Saladirisi'ndan sonra buralari da ele geçirmisti.
Bu sirada
Yunanistan'da iktidar degismisti. Kral Aleksandr bir maymun tarafindan
isirilmis ve 1920 Ekim sonunda ölmüslü. Venizelos seçime gitmis, fakat
14 Kasim 1920'de seçimleri kralcilar kazanmisti. Tahtindan resmen
feragat etmemis ve sürgünde bulunan Kral Constantin Türk-Yunan Savasi'ni
devam ettirdigi takdirde Ingiliz destegini saglayabilecegini bilerek 19
Aralik'ta Atina'ya geldi. Yunan halki savastan bikmis ve Venizelos'un
seçimi kaybetmesinde bunun da etkisi olmasina ragmen, Kral da "Megalo
Idea" cilardan oldugu ve Ingilizleri memnun etmek için Anadolu Savasi'na
devam etmeye karar verdi. Yunan Ordusu Komutani Papulos da yeni
Hükümete, Türk Ordusu henüz kurulus asamasinda iken, yeterince
kuvvetlenmeden bir kesif saldirisi yapilmasini teklif etti. Ethem'in
ayaklanmasini yakindan izleyen Yunanlilar bu firsati kaçirmak
istemediler. Türk milislerinin en kuvvetlisi Ethem ayaklanmis ve Türkler
birbirleriyle savasa baslamislardi. Yunan Ordusu önce Usak Cephesi'nde
sasirtici hareketlerde bulunduktan sonra 6 Ocak 1921 tarihinde,
Eskisehir'i isgal etmek ve demiryolunun geçtigi bu yerleri kontrol
altina almak amaciyla Inönü mevkiinde taarruza basladi.
Silah,
cephane, malzeme ve araç bakimindan çok üstün bulunan Yunanlilarin
20.000 tüfek, 150 agir makinali tüfek, 50 top ve 200 süvarilerine
karsilik Türk Ordusu'nun 6.000 tufek, 50 makinali tüfek, 28 top, 300
süvarisi vardi. Ethem kuvvetleri ayaklandiklari için Türk Ordusu
onunlada savasiyordu. Bu sebeple Türk Ordusu Yunanlilari oyalayarak ve
yer yer agir kayiplar verdirerek kademe kademe çekilme taktigi uyguladi.
Yunanlilar Türk Ordusu'na ancak 9 Ocak'ta yetisebildiler. Yaklasik üç
kat üstün olan Yunan Ordusu genel saldiriya geçti. Türk Ordusu'nda yer
yer çözülmeler oldu. Yipranan ve kayiplar veren Yunanlilar takviye
kuvvetler alarak, saldirilarini sürdürdüler. Türk Ordusu'nun geri
çekilmesi gerekiyordu. Ankara'dan gelen emirde, eger Eskisehir'i korumak
olanaksiz ise, ordunun Eskisehir'in dogusuna çekilebilecegi
bildiriliyordu. Fakat Cephe Komutani Ismet Pasa çekilmeye gerek
görmeyerek 10 Ocak gecesi Eskisehir'in batisinda savasi kabul etti. Türk
Ordusu'nun her kitasina, bu cephede, "Her subay ve erin kudretinin çok
üstünde çaba harcamasi, ölümü hiçe sayarak her karis topragi savunmasi
ve Türk komutasinin azim ve karari karsisinda düsmanin azim ve kararinin
kirilmasi." emri verilmisti. Fakat Yunan Ordusu saldiriya devam
etmeyerek geri çekildi. Türk Ordusu Yunan Ordusu'nu izleyecek güçte
degildi. Bu yüzden takip harekati yapilamadi. Bati cephesinde kurulan
düzenli ordu, ilk sinavini büyük basariyla sonuçlandirdi. T.B.M.M.'nin
Ordulari Yunanlilari ve Ethem'i yenerek büyük umut verdi. Yunanlilar ilk
kez düzenli orduyla karsilastilar ve ilk yenilgiyi aldilar. Bu basari
ile T.B.M.M.'nin otoritesi büyük güç kazandi. Kanun hakimiyeti ve asayis
saglandi. Istiklal Mahkemeleri'ne ihtiyaç kalmadigi düsünülmeye
baslandi. Halkin Ulusal Ordu'ya güveni artti. Milis kuvvetler sorunu
kapandi. M. Kemal Pasa, Cephe Komutani'ni Meclis adina, bu basaridan
dolayi kutladi. ismet Bey basarisindan dolayi Mirliva'liga yükseldi.
Türk
Ordusu'nu mutlaka yenecegine inanan Papulas, kesif harekati
yaptiklarini ve Türk Ordusu'nun gücünü ögrendiklerini söyleyerek
yenilgiyi gizlemeye çalisti. Öysa taraflarin kayiplari kiyaslandiginda
bunun kesif harekati olmadigi anlasilir. Eskisehir'i ve demiryolunu ele
geçirmek amaciyla baslamis olan bu Yunan ilerleyisi basarisizlikla
sonuçiandi. Bu yenilgi Yunan Ordusu'nda moral çöküntü yaratti.
Bu
savasin dista da büyük yankilari oldu. Avrupa basini olaya genis yer
verdi. Türk basarisinin önemini ve Yunanlilar'in Küçük Asya seferinin
hayal kirikligi yarattigini belirtti. Sovyetler Birligi bundan sonra
T.B.M.M. ve onun ordularinin gerçegini kabul etti.
Londra Konferansi
Birinci Inönü Savasi'nin kazanilmasi T.B.M.M. gerçegini Ingilizlere
de
kabul ettirdi. Ingilizler isgal ettikleri Musul-Kerkük yöresinde de
yerli halkin direnisiyle karsilastilar. Revandiz'de çikan ayaklanma
üzerine Ingilizler burayi terk ettiler. Bu durum karsisinda Itilaf
Devletleri Istanbul, Ankara ve Atina'dan gönderilecek delegelerin
katilmasiyla 21 Subat 1921'de Londra'da bir konferans toplanmasina karar
verdiler. 26 Ocak'da Sadrazam Tevfik Pasa'ya durumu bildirdiler. Tevfik
Pasa 27 Ocak'ta M. Kemal'e durumu bildirdi. M. Kemal Pasa verdigi
yanitta, Türkiye'in tek temsilcisi olarak T.B.M.M.'nin bulundugunu ve
Istanbul'un, Türk Ulusu adina karar verecek yerin B.M.M oldugunu kabul
etmesi ve eger Itilaf Devletleri hak ve adalet kurallarina göre bir
çözüm ariyorlarya T.B.M.M.'ni dogrudan çagirmalari gerektigini bildirdi.
Sadrazama yolladigi özel mektupta ise Padisah'in T.B.M.M.'ni resmen
tanidigini ilan etmesini ve Istanbul'un Ankara'ya katilmasini istedi.
Fakat Tevfik Pasa, Istanbul Hükümeti'nin devaminin gerekli oldugunu ve
isbirligi yapilmasini önerdi.
Yazismalar bir sonuç vermemekle
beraber, Tevfik Pasa, M. Kemal'e karsi yakinlik duymaya basladi.
Yunanlilar'in 21 Subat 1921'de 70-80 bin kisilik bir kuvvetle saldiriya
geçeceginin haber alindigini M. Kemal'e bildirdi. Ayrica M. Kemal Pasa
hakkinda daha önce alinmis ölüm karari kaldirildi ve milliyetçiler için
kullanilmasi yasaklanmis olan Bey ve Pasa gibi ünvanlarin yeniden
kullanilmasi serbest birakildi.
M. Kemal Pasa, Itilaf Devletleri
Türkiye'yi dogrudan çagirmadiklari takdirde konferansa katilmamak
kararinda idi. M. Kemal'in kararli tutumu karsissinda Itilaf Devletleri,
Italya araciligiyla T.B.M.M.'ni de konferansa çagirdilar. Bekir Sami
Bey Baskanligindaki Türk heyeti Antalya üzerinden bir Italyan gemisiyle
Brendizi'ye ve oradan da Roma'ya vardi. Heyet, Türkiye sorununda tek
yetkili yerin T.B.M.M. oldugunu ve dogrudan çagirilmalari gerektigini
bildiren bir nota verdi. Bunun üzerine Lloyd George, Ankara'yi
konferansa çagirdi. Türk delegeleri konferansa ancak 27 Subat'ta
katildilar. Ve Londra Konferansi 12 Mart 1921'de son buldu. T.B.M.M.
delegesi Sevr diye birseyi tanimadigini, dolayisiyla Itilaf
Devletleri'nin Sevr'in yumusatilmasi önerilerini kabul etmeyeceklerini
belirtip, Misak-i Milli esaslari üzerinde görüsülebilecegini bildirdi.
Fakat Itilaf Devletleri Türk gerçegini bir türlü kabul etmek
istemediler. Sevr'in yumusatilmasi konusunda öneri getirdiler. Buna göre
Izmir Ili güya Turkiye'ye verilecek, fakat sehirde Yunan kuvveti
bulunacak asayis müttefik subaylarca saglanacak, vali hristiyan olacak
ve Milletler Cemiyeti tarafindan atanacakti. Türkiye bu önerileri ulusal
bagimsizlik ilkesine aykiri oldugu için kabul etmedi.
Londra
Konferansi'na katilmayi kabul eden M. Kemal, Misak-i Milli'nin Itilaf
Devletleri'nce kabul edilmeyecegini biliyordu. Fakat katilmakla, Türk
Ulusu'nun sesini ve hakli davasini bütün dünyaya duyurmak firsati dogdu.
Itilaf Devletleri T.B.M.M.'nin varligini kabul ettiler. Türkler baris
istemiyorlar propogandalarina firsat verilmedi. Wilson'in 14 maddesi
ilkesine uygun olarak hazirlanmis bulunan Misak-i Mili'nin Batili
devletlere ve bati kamuoyuna duyurulmasi saglandi.
Londra
Konferansi'ndan bir sonuç çikmadi. Zaten Yunanlilar 23 Mart 1921'den
itibaren Bati Anadolu'da yeni saldiri hazirliklarina baslamislardi.
Yunanlilar Türk Ordulari'ni yok etmeye güçlerinin yetecegini göstermek
ve Türkleri Sevr'i kabule zorlamak için saldiri karari aldilar. Kralin,
M. Kemal'in daha fazla dayanamiyacagi, genis bir orduyu besleyip,
donatamiyacagi iddialarini kabul eden Lloyd George Yunan saldirisini
uygun buldu. Oysa Fransiz ve italyan askeri gözlemcileri Yunan görüsünü
paylasmiyorlardi. Fakat yine de Ingiliz Basbakani'ni desteklediler. Turk
delegeleri daha yolda iken Yunan saldirisi basladi.
Bekir Sami
Bey Londra Konferansi sürerken, Ingiliz, Fransiz, Italyan temsilcileri
ile ayri ayri görüsülerek antlasmalar imzaladi (11-12 Mart 1921).
Ingilizlerle esirlerin degistirilmesi üzerine antlasma yapildi. Buna
,göre Türkler, ellerinde bulunan Ingilizleri serbest birakacak, buna
karsilik Ingilizler Ermenilere ve Ingiliz esirlerine zulüm ve suistimal
etmemis olan Türk esirlerini iade edeceklerdi. Fransa ile yapilan
antlasma geregince güney cephesinde çatismaya son verilecek, bu
bölgedeki Türk kuvvetleri silahtan arindirilacak, buna karsilik bu
bölgede Fransizlara bazi idari yetkiler taninacak, Diyarbakir ve Sivas
sehirlerinin iktisadi kalkinmasi için Fransiz sermayesinden yararlanip
Fransizlara bu yöredeki iktisadi ayricaliklar verilecekti. Buna karsilik
Sevr'de belirtilen sinirlar üzerinde Türkiye lehine bazi degisiklikler
yapilacakti. Italya ile yapilan antlasma ile de Italya, Izmir ve
Trakya'nin Türkiye'ye geri verilmesini Konferans'ta savunacakti. Buna
karsilik Italya'ya Izmir disinda, bati ve güney Anadolu sehirlerinde
iktisadi ayrilaciklar verilecekti.
Bekir Sami Bey bu antlasmalari
T.B.M.M. Hükümeti'nin onayini almadan imzalamisti. Türkiye'nin
çikarlarina ters düsen ve ulusal bagimsizliga aykiri olan bu
antlasmalari imza ettigi için Bekir Sami Bey, M. Kemal ve Meclis
tarafindan sert sekilde elestirildi. Antlasmalar Meclis tarafindan
onaylanmadi. Bekir Sami Bey ise baris firsatinin kaçirildigi görüsünde
idi. Londra'dan döndükten sonra, M. Kemal kendisinin Disisleri
Bakanligi'ndan çekilmesini istedi. Yerine, o sirada Moskova'da bulunan
ve Moskova Antlasmasi'ni imzalayan Yusuf Kemal Bey geçti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder